AFGANİSTAN NEDEN BU HALDE?
Önce bilmeyenler için Afganistan’ın şu anki durumunu özetleyelim, sonra başlıktaki soruya geçeriz.
Afganistan, uluslararası toplumun 20 yıllık çabasına rağmen, büyük kentlerinde hâlâ gün aşırı bombaların patladığı, cep telefonu için insanların güpegündüz öldürüldüğü, okul çağındaki gencecik çocukların fidye için kaçırıldığı bir ülke. Bunun da nedeni, ülkede hüküm süren işsizlik, bunun yol açtığı ekonomik sefalet ve fakirlik. Devlet otoritesi yok denecek düzeyde, bunu fırsat bilen çeteler, fidye için adam kaçırmayı yeni bir geçim kaynağı haline getirmiş durumda. Nasılsa, onlardan hesap soran, sorabilen bir devlet yok.
Peki, Afganistan nasıl bu hale geldi? Komplo meraklısı bazı dostların beklentilerinin aksine, ABD ve NATO’nun Afganistan politikalarına değinmeden, son 20 yılda olan biteni kısaca anlatayım. Zira Batı’nın Afganistan politikası ve günahları, ayrı bir yazı konusu.
11 Eylül 2001 sonrası Afganistan’da yeni yönetim oluşturulurken, iyi ve kötü adamlardan oluşan karma bir hükümet kuruldu. Şöyle ki, kabinenin yaklaşık yarısı, yol kesen, adam kaçıran, kentleri yakıp yıkan eski savaş lordları, komutanlar ve aşiret reislerinden, diğer yarısı ise ülke içinde veya dışında eğitim görmüş, meslek sahibi Afganlardan oluşturuldu.
Kötü adamlar eskiden yaptıkları yolsuzlukları ve yasa dışı işleri bu kez bakan, ordu komutanı, emniyet müdürü ve vali gibi sıfatlarla devletin yetkisini arkalarına alıp yapmaya başlayınca, iyi adamlar da devlette yetki ve güç sahibi olup rüşvet ve yolsuzluğa yöneldiler. Böylece daha dün sıradan bir memur olarak Batı’da veya başka ülkelerde mütevazi bir hayat süren eğitimli bir sürü Afgan bir anda dolar milyoneri oldu. Yönetimin en tepesindeki adamın kendisi veya yakınları da bu işlere bulaşınca, balık baştan kokmuş oldu.
Batı’dan gelen milyarlarca dolar böyle çarçur edilip niyetlenilen yerlere ulaşmayınca halkta büyük bir hayal kırıklığı ve güven bunalımı oluştu. Ve sıradan insanlar, özellikle de kırsal bölge insanları –güvenlik, adalet, hak ve hukuk için- yavaş yavaştan Taliban’a yönelmeye başladı. Böylece Taliban güç ve itibar kazanırken hükümet halkın gözünden düştü.
2014 sonunda 150 bin kadar Amerikan ve NATO askerinin Afganistan’dan çekilmesi, Afgan ekonomisini çökme noktasına getirdi. Zira NATO gücü, yaklaşık 2 milyon Afgan’a doğrudan veya dolaylı olarak istihdam sağlıyordu. İşsiz kalan yüz binlerce Afgan Batı’ya gitmek için yollara düşünce, göç yolunun üzerindeki Türkiye de bundan nasibini aldı.
İşsizlik ve sefaletin yol açtığı sorunlardan biri, büyük kentlerde fidye için adam kaçıran çetelerin türemesi oldu. Devletin zayıflığını fırsat bilen çeteler, fidye için adam kaçırmayı yeni bir iş kolu ve geçim kaynağı haline getirdiler. 2 aydan beri elleri zincirli ve gözleri bağlı halde tutulan 9 yaşındaki Abdurrauf, çetelerin son kurbanlarından biri.
2004-2007 yılları arasında NATO danışmanı olarak görevim gereği her hafta Cumhurbaşkanı Karzai’nin ekibiyle ile toplantı yapıyorduk. Rüşvet ve yolsuzluk furyasının başlangıç yıllarıydı. Onlara şöyle bir öneride bulunmuştum:
“ Tarihi bir fırsat ayağınıza geldi, 50’dan fazla ülke Afganistan’a yardım etmek için burada, bunu değerlendirin. Afganistan’ın 34 ilindeki tüm altyapı ihtiyaçlarını (yol, köprü, klinik, okul, çeşme, hastane vs) tespit edin. 34 ildeki imar çalışmalarını bağışçı ülkeler arasında paylaştırın. Mesela Türkiye’ye 3 ili verin, deyin ki, Afgan hükümetine para vermek yerine bu üç ildeki tüm imar çalışmalarını Türklerin kendisi yapsın. Türk hükümeti doğal olarak, ihaleleri Türk şirketlerine verecek,onlar da Afgan şirketlerini taşeron olarak kullanacak. Böylece herhangi bir ilde yol, köprü, okul, klinik yapılırken Afgan makamlarının rüşvet almasına imkan olmayacak ve yardımlar büyük ölçüde ihtiyaç sahiplerine ulaşmış olacak.
Ayrıca Kabil’in eteklerinde NATO askerlerinin ihtiyaçlarını karşılamak üzere 20 kadar fabrika kurun. Böylece Dubai’den tuvalet kağıdı, coca cola-fanta gibi gazlı içecek, kırtasiye malzemesi, paketlenmiş yiyecek, şişe suyu gibi bin bir çeşit ürün almak için yılda 400 milyon dolar harcayan NATO’nun parası Afganistan’da kalsın ve binlerce insan için istihdam yaratılmış olsun.”
Karzai’nin ekibi, “iyi fikir, tamam yapalım” dese de, bunların hiçbiri uygulamaya konmadı. Sadece NATO’nun son yıllarında Kabil’in eteklerinde birkaç fabrika kuruldu ama bayramdan sonra gelen kına elbette ki işe yaramadı.
Toparlarsak, son 20 yılda Afganistan’a gönderilen yardımların büyük çoğunluğu heba edildi ve bugünlere gelindi. 20 yıllık çabanın ve yardımların boşa gittiğini gören uluslararası kamuoyu da artık Afganistan’dan bıkmış durumda. ABD, Taliba’la yaptığı yarım yamalak bir barış anlaşmasıyla Afganistan’dan çekilmeye hazırlanırken, Afgan hükümeti bugünlerde ezeli düşmanı Taliban’la çok sancılı ve zorlu bir görüşme yürütüyor. Neler olacağını yakında hep birlikte göreceğiz.