Afganistan Türkleri Üzerine Bir Deneme
Nurullah Taç Dış Ticaret Danışmanı
Afganistan’da “Afgan Türkistanı” ya da “Güney Türkistan” denen bölgede, güvenilir istatistik olmamakla birlikte, 5-8 milyon arasında Özbek, Türkmen, Kızılbaş ve Kırgızların yaşadığı bilinmektedir. Çok az sayıda Uygur ve Kazak da mevcuttur. Kimisi yüzyıllardır aynı bölgede yaşamaktadır, kimisi Rus savaşı sonrası göç ederek bu bölgeye yerleşmiştir.
Tarih kanlı savaşlarla doludur. Savaşmamış komşu ülke hemen hemen yoktur. Freud’un dediği gibi “komşu iki kent çekemz birbirini, her kanton öbürsüne tepeden bakar. Yakın akraba uluslar birbirini iter. Güney Almanya’nın Kuzey Almanya’yla barışmaz yıldızı.” Hintliler Çinlilerle, Orta Aasya ülkeleri Ruslarla, Ruslar Türklerle, Türkler Ermenilerle, Almanlar Fransızlarla..liste uzar gider. Uzaklardan gelip başka bölgelerde savaşan milletler de çoktur, Moğollar İranlılarla, İngilizler Afganlarla, Fransızlar Afrikalılarla, vs.
Amerikalılar yıllarca birbirini yedi Kuzey-Güney diye. Hindistan parçalanıp Pakistan ve Bangladeş olarak 3 ülkeye bölündü. Osmanlı ve İngiliz imparatorlukları parçalandı. Medeniyetlerin yıkıldığını İbn-i Haldun 14.yy’da anlatıyordu Mukkadime’sinde.
Parçalanma insicamdan daha zordur. Savaşın; evrimin bir gereği olarak doğal olduğu tezini biyologlara bırakalım ve acılarla dolu tarihten nasıl ders almamız gerektiğine odaklanalım.
Bir ulus olabilmek, yani topluluk (gemeinschaft)’tan bir toplum (gesellschaft) olabilmek çok meşakkatli bir süreçtir. Bu sürecin somutlaşmış hali devlettir. Dışarıdan homojen gözükse de hiçbir ulus tek tip ırktan meydana gelmemiştir. Ancak başarılı uluslar farklı ırkların bir araya gelmesiyle başarılı devletler kurmuşlardır. ABD ve Osmanlı İmparatorluğu buna örnek gösterilebilir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının müsebbibi ve en çok zarar gören tarafları Avrupa ülkeleridir. Yarım asır önce savaşla bir yere varılamayacağını anlayarak savaşı sonlandırmaya ve medeniyet kurma yolunda ilerlemeye karar vermişlerdir. Bu kollektif karar sonucunda kömür çelik topluluğu kurarak bugünün AB temelini atmışlardır.
Irkçılık çok tehlikeli bir düşüncedir. Bu düşünce, Hitler gibi insanların türemesine yol açmıştır. Başarılı devlet kurabilmak için insanları ırkçı fikirler etrafında birleştirmeye gerek yoktur. Ortak insani değerler etrafında kurulan uluslar daha başarılı ve daha kalıcıdır.
Ulus olabilmenin bir başka gereği uzlaşmadır. Ulusu oluşturan ırklar ve/veya dinler öteki ile uzlaşmadan, belli fikirleri dayatarak ortak zeminde buluşamazlar. Farklı ırk, dil, mezhep ve dine mensup onlarca ulus tek Avrupa Birliği çatısı altında birleşebilmişlerdir. Bunda insanlık için büyük dersler vardır.
Bir dakikalığına bunun tersini düşünelim. Hindistan gibi heterojen bir ülkenin parçalandığını varsayalım: önce Müslüman ve Hindu olarak ayrılır, daha sonra Müslümanlar kendi aralarında Sünni ve Şii olarak, Hindular da Şakti’ler ve Şiva’lar olarak bölünür muhtemelen. Bu sefer Sünni’ler arasında mezhep tartışmaları, ten rengi tartışmaları, dil tartışmaları başlar ve daha küçük gruplara bölünür. 5 milyon nüfuslu Türkmenistan’ı ele alalım. Dışarıdan bakıldığında tek tip millet, tek din, tek dil varmış gibi anlaşılır ama orada Teke grubu egemendir ve diğer Türkmen lehçeleri hor görülür. Birkaç parçaya bölünürlerse bu sefer Teke grubu en az ikiye ayrılır ve bölünme ailelere kadar gider. Benzer örneği Türkiye açısından da ele alabiliriz. Kürtler ayrılırsa bu sefer Karadenizlilerin garip lehçeye sahip olduğu söylenmeye ve ana akıma uymadığı dillendirilmeye başlar. Karadeniz bölgesi Türkiye topraklarından ayrılınca bu sefer Trakya bölgesinin sırası gelir vs.
Afganistan’da Türkistan bölgesinin ayrılması da benzer sonuçlar doğuracaktır. Türkmenler ve Özbekler bilahare birbirinden ayrılır, geride kalan Tacik-Hazara-Peştun üçe bölünür. Türkmenler yine muhacir Türkmenler ve yerli Türkmenler olarak bölünmek isteyecektir. Peştunların Hazaraları mezhebi yönden, Özbekleri ırksal yönden dışlaması ve ayrımcılığa tabi tutması, kısa vadede cazip görünse de uzun vadede hiçbir milletin lehine olmayacaktır. Aynı şekilde Özbeklerin Türkmenleri dışlaması her iki topluluğa zarar verecektir.
Oysa Avrupa Birliği örneğine bakarsak, rasyonel bir birliktelik sayesinde bir kazan-kazan durumu yaratılmış olmaktadır. Afganistan Türklerinin kendi arasında pragmatik bir yaklaşımla hareket etmesi herkesin lehine sonuçlanacaktır. Türkler yine bir blok olarak Peştun, Hazara ve Taciklerle yüksek milli menfaat etrafında işbirliği yapması herkesin karlı çıkmasına yol açacaktır. Milliyetler arasındaki adil gelir ve hak dağılımı, bu sürecin anahtarıdır.