Doha’dan İstanbul’a (Afganistan Barış Süreci)
Afganistan ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin, tam yüzüncü yılında bulunmaktayız. Bu olaya biraz derin bakarsak, bu tarihte 100 yılın dolması tesadüf değil, zira 21.yüzyılın başında (2001) Afganistan’ın siyasi hayatını etkileyen Almanya’daki görüşmelerin (Bonn Toplantısı) bir benzeri önümüzdeki günlerde İstanbul’da gerçekleşecektir ve bu toplantıdan çıkan sonuç, Afganistan’ın geleceğini çok ciddi olarak değiştirebilir.
Bugünlerde Afganistan’da; bütün partiler, bürokratlar, medya, halk ve dış devletlerin temsilcileri İstanbul Konferansını konuşmaktadırlar, zira bu toplantı Afganistan için düzenlenen Doha, Moskova, Tahran ve Taşkent görüşmeleri ve konferansları gibi değildir, bu toplantıya Afganistan’ın bütün çatışma tarafları katılacak ve toplantı BM gözetimi altında yapılacaktır. Ancak bu toplantı niçin gerçekleşecektir ve 43 yıldır dış müdahaleleri ve iç savaşlar ve kargaşalar yüzünden her gün ölen Afganistan halkının beklentisi nedir?
Afganistan halkı 43 yılda o kadar acı çekti ki; bugün bir kadına, bir erkeğe, bir gence, bir yaşlıya veya bir masum çocuğa sorsak, “en büyük arzun nedir?” diye alacağımız cevap; ekmek isteriz, iş isteriz, şampiyon olmak isteriz değildir, cevap, “sadece memleketimizde huzur isteriz” olacaktır. Çünkü bu ülkenin halkı büyük devletlerin bu memleket üzerindeki oyunlarından, ülkenin siyasetçileri ve devlet adamlarının nifakı ve Taliban’ın iktidar mücadelesi ve bunlar yüzünden iç savaşın yıllarca devam etmesinden o kadar bıkmışlardır ki, barış ve istikrarı her şeyden ekmekten bile daha öncelikli olduğuna inanmışlardır.
Asıl sorun ne zaman başlamıştı?
21. Asrın başlamasıyla Afganistan’da yeni bir dönem başladı, zira yalnız üç ülke (Arabistan Saudi, Pakistan ve Birleşik Arap Emirlikleri) tarafından resmi olarak tanınan Taliban rejimi yıkıldı ve Bonn Toplantıları sonucunda çıkan kararlar neticesinde demokrasi değerleri esaslarına dayanan yeni bir devlet kuruldu. Bu toplantıda geçici bir yönetim seçilmişse de, 2004’ten sonra seçim yoluyla tayin edilen cumhurbaşkanı ve hükümet sistemi bütün sorunlarına rağmen şu ana kadar devam etmiştir. Ama bu süreçte devlet için büyük bir tehdit vardı; Taliban!
1995 yılında Afganistan’ın Kandahar ilinde iç savaşı ve anarşiyi sona erdirmek iddiasıyla ortaya çıkan Taliban, bugüne kadar iç savaşın devamına ve ülkede istikrarın tam bir şekilde sağlanmamasına büyük bir sebep olmuştur. Çıkarları olan devletler ve özellikle Pakistan hükümeti tarafından desteklenen bu örgüt, 2014 cumhurbaşkanlığı seçimine kadar halk arasında pek yeri yoktu. Ancak bu seçimde Eşref Gani Ahmetzey’in devletin başına geçmesi ve söz konusu kişinin yanlış politikaları neticesinde halk gün geçtikçe hükümetten uzaklaştı ve bu durum Taliban’ın güçlenmesine neden oldu. Sorunlar günden güne arttı, çünkü 2014 seçimi neticesinde “Vahdet-i Milli Hükümeti” (Milli Birlik Hükümeti) adında; Eşref Gani ve seçimdeki büyük rakibi Dr. Abdullah Abdullah’tan oluşan bir yönetim kuruldu. İsmi Milli Birlik olsa da hiç bir zaman gerçek bir manevi birlik oluşturulamadı. Bu durum halkın hükümetten uzaklaşmasına sebep oldu. 2019 yılındaki seçiminde de aynı sorunlar yaşandı, yeni hükümet kuruldu ancak gene halk memnun değildi.
Bu olaylar sürerken, ABD 29 Şubat 2020 tarihinde Katar’ın başkenti Doha’da Taliban ile anlaşma imzaladı. Bu anlaşmaya göre 1 Mayıs 2021 tarihinde Afganistan’da bulunan tüm yabancı güçler, Afganistan’ı terk edecekti. Bu anlaşmanın bir diğer maddesine göre, Taliban bu süreç içerisinde yabancı güçlere saldırmayacağını taahhüt etti ve bunu yerine getirdi. Ancak bu süre zarfında Taliban, Afganistan güvenlik güçlerine ve halkına saldırmaya devam etti, bu örgüt bazı olayları üstlenmemişse de çok sayıda şiddet hadiseleri yaşandı ve her gün onlarca kişi öldürüldü ve böyle devam etmektedir. ABD’nin Taliban ile anlaşma imzalamasından sonra; Doha’da, Afganistan hükümeti ile Taliban arasında da müzakereler başladı. Afganistan yönetiminin Taliban’dan istediği ilk şart, ateşkes idi, Afganistan halkının da en önemli isteği buydu. Ancak Taliban her zaman ki gibi bu isteği reddetti.
Şimdi büyük umut, İstanbul Konferansı
Önümüzdeki günlerde Türkiye’de gerçekleşecek olan İstanbul Konferansı, Doha sürecinin devamı ve tamamlayıcı olarak görülürse de İstanbul Konferansının sonuçları çok farklı olacağı aşikârdır. Bu toplantı İstanbul’da yapılacak ve Türkiye ev sahibi ülke olarak iki tarafın da (Afganistan yönetimi ve Taliban) güvenine sahiptir. Bunun dışında başta BM olmak üzere dünyanın güçlü devletleri bu toplantıya olumlu yaklaşmaktadır. Oysa, Doha’daki ABD ile Taliban arasında imzalanan anlaşmaya, Afganistan’ın son 50 senesindeki olaylara dahil olan Rusya (eski Sovyetler) olumlu yaklaşmamış ve büyük eleştirilerde bulunmuştur. Şu anda Rusya İstanbul Konferansı konusunda olumsuz tutum sahibi değildir.
Afganistan halkı İstanbul Konferansından barış bekliyor. Şüphesiz Türkiye daha önce de Afganistan’ın barış ve istikrara kavuşması için büyük çabalar göstermiştir. Afganistan, Pakistan ve Türkiye üçlü zirvesi bu çabaların bir örneğidir. Diğer yandan Afganistan halkı Türkiye’ye fazlasıyla güvenmektedir ve şu ana kadar yaptığı bütün girişimlerde Türkiye’nin samimi olduğunu düşünmektedir.
Afganistan’ın derdi çok büyüktür, çünkü 43 yıldır iç karışıklıklardan dolayı gerçek bir istikrara kavuşamamıştır. Öyle ki yaşlılar ömrünün yarısını, gençler bütün hayatını, masum çocuklar her gününü top ve mermi sesleriyle geçirmiş ve geçirmektedirler. Halkın en büyük beklentisi, İstanbul Konferansı neticesinde bu durumun son bulması, halkın her gün akıttığı gözyaşlarının durması ve diğer milletler gibi hakkı da olan huzura kavuşmasıdır.