AfganistanMakale ve Analiz

Afganistan’da Kadın olmak (100 yıllık süreç)

Afganistan’da sadece kadınlar için  değil bu topraklarda yaşayan her canlı için yaşam koşulları oldukça zor. Eğer imkanı olsa Afganistan’da yaşayan insanların %90 bu ülkeyi terk ederdi. Dolaysıyla ideolojik ve etnik çatışmaların yarım asırdır devam etmekte olduğu coğrafyada kadın olmak mecburi hayatta kalma mücadelesi gibidir.

Son bir asırdır kadın hakları afganistan’da çeşitlilik göstermiştir. 1964’te anayasasıyla kadınlar resmen eşitlik kazandı. Ancak bu hakların evveliyatına bakacak olursak  Afganistan’ın bağımsızlığını kazandıran Gazi Emanullah’ın getirmiş olduğu düzenlemeler öncülük etmektedir. 1919’dan 1929’a kadar hüküm süren ve ülkeyi modernleştirmenin yanı sıra birleştirme girişiminde daha dikkate değer değişiklikler yapan Kral Emanullah’tır.

Ataerkil ailelerin kadınlar üzerinde uyguladığı kontrolü azaltmak için kadınların kamusal alanda özgürlüğünü teşvik etti. Aileleri kızlarını okula göndermeye teşvik etmenin yanı sıra kadınların başörtülerini çıkarmaya teşvik etti ve onları daha batılı bir giyim tarzını benimsemeye ikna etti. 1921’de zorla evlilik, çocuk evliliği ve başlık parasını ortadan kaldıran bir yasa çıkardı ve Afganistan bölgesindeki haneler arasında yaygın bir uygulama olan çok eşliliğe kısıtlamalar getirdi.

Afgan kadınları için modern sosyal reform, Kral Emanullah’ın karısı Kraliçe Süreyya’nın kadınların yaşamlarını ve aile, evlilik, eğitim ve mesleki yaşamdaki konumlarını iyileştirmek için hızlı reformlar yapmasıyla başladı. Kraliçe Süreyya, eşiyle birlikte kadınlara yönelik sosyal reformları savunması protestolara yol açtı ve bu da 1929’da kocasıyla birlikte olan saltanatının sonuna sebep oldu. Kral Emanullah Han’ın görevden alınması ciddi bir boşluğa neden oldu. Halefi peçeyi eski haline getirdi ve kadın haklarındaki reformları geri alarak örtünmeyi pekiştirdir.

Gazi Emanullah’ın Halefleri Muhammed Nadir Şah ve Muhammed Zahir Şah daha temkinli davrandılar. Ancak yine de kadın haklarının ılımlı ve istikrarlı bir şekilde iyileştirilmesi için çalıştılar. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra modernleşme reformları hükûmet tarafından gerekli görülmüş ve bu da kadın hareketinin yeniden canlanmasıyla sonuçlanmıştır. 1946’da hükûmet destekli Kadın Refahı Derneği, Kraliçe Hümeyra Begüm yönetiminde kuruldu. Bu dernek, kızlar için okul dersleri ve kadınlara meslek eğitimleri verdi ve 1950-51 yılları arasında Kabil Üniversitesinden kadın öğrenciler kabul etti.

Muhammed Davud Han’ın 1953’te başbakan olarak seçilmesinin ardından, kadınlara daha fazla kamusal varlık kazandıran sosyal reformlar teşvik edildi. 1964 Afganistan Anayasası, kadınlara genel oy hakkı ve seçilme hakkı da dahil olmak üzere eşit haklar verdi. Şehirlerde kadınlar başörtüsüz görünebiliyor, kamu görevlerinde hizmet edebiliyor ve bilim adamı, öğretmen, doktor ve memur olarak iş bulabiliyordu ve önemli eğitim fırsatları ile önemli miktarda özgürlüğe sahiptiler. Ancak, bu reformların şehirler dışında çok az etkisi olduğu ve esas olarak kentsel seçkin kadınları ilgilendirdiği için kadınların çoğunluğu bu fırsatlardan yararlanamadı. Kırsal kesim derinden ataerkil kabile toplumuydu ve kırsal kesimdeki kadınların yaşamları şehirde meydana gelen değişimden etkilenmedi.

Muhammed Davud Han hükûmetini deviren 1978 Sevr Devrimi’ni izleyen Afganistan Demokratik Cumhuriyeti (1978-1987) ve Afganistan Cumhuriyeti (1987-1992), Afganistan’da kadınlar için eşi görülmemiş bir eşitlik dönemi yaratmıştır. Komünist ideoloji resmen cinsiyet eşitliğini ve kadın haklarını savundu ve komünist hükûmet bunu Afganistan’ın hem kentsel hem de kırsalındaki tüm sınıflarda uygulamaya çalıştı. Komünist dönemde kadın hakları hem Afgan hükûmeti hem de Sovyetler tarafından desteklendi. Kadın haklarının esas olarak kentsel seçkin kadınlarla sınırlı olduğu monarşi dönemindeki durumun aksine, komünistler toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadın haklarını toplumun tüm sınıflarına, ayrıca kırsal kesimdeki kadınlara ve kız çocuklarına da uygulamaya çalıştılar. Kız çocukları için başörtüsü açma ve zorunlu eğitim politikası, ancak muhafazakar kırsal nüfustan güçlü bir tepkiyle karşılandı ve Sovyetlere ve komünist rejime karşı direnişe katkıda bulundu.

1992’de Muhammed Necibullah yönetimindeki hükûmet Afganistan İslam Devleti’ne geçti. Afganistan’daki savaş, Gulbeddin Hikmetyar’ın Kabil’de İslam devletine karşı bir bombardıman kampanyası başlatmasıyla yeni bir aşamaya girdi.

İslam devleti kurulduğunda getirilen kısıtlamalar “alkolün yasaklanması ve kadınlar için bazen tamamen sembolik bir peçenin uygulanması” idi. Ancak kadınlar işyerinde çalışmaya devam etti ve 1964 Anayasası’nın liberal hükümleri büyük ölçüde desteklendi. Hikmatyar’ın 1996’da Afganistan başbakanı olarak İslam devletine entegre edilmesinden sonra kadınlar daha da kısıtlanmaya başladı. Televizyona çıkan kadınların kovulmasını istedi. Dört yıllık şiddetli iç savaş sonrası Taliban, Kabil’in kontrolünü ele geçirdi.

Taliban’ın beş yıllık yönetimi sırasında, Afganistan’daki kadınlar esasen sosyal hayattan ve idari işlerden uzaklaştırılarak eski kırsal kesimin yaşam biçimi olan eve zorlandı. Öğretmenlerin çoğu, Taliban rejiminden önce kadın olduğu için, kadın istihdamına getirilen yeni kısıtlamalar, hem erkek hem de kız çocuklarının eğitimine büyük bir yük getiren büyük bir öğretmen eksikliği yaratmıştır. Kadınların öğretmenlik de dahil olmak üzere çoğu işte yasaklanmasına rağmen tıp alanındaki bazı kadınların çalışmaya devam etmelerine izin verilmiştir.

11 Eylül 2001’de ABD’deki ikiz külelere yapılan saldırı sonrası ABD ve NATO müttefikleri bahsı geçecen saldırının faili olan Hüssame Binladini Taliban riciminden istediler. Talibanlar kendilerine sığınan birini teslim etmeyeceklerini bildirmesi üzerine ABD ve müttefikleri Afganistan’a saldırı düzenlediler. Bu tarihten sonra ABD’nin himayesinde kurulan hükümette kadınlara eşit haklar tanındı.

20 yıl boyunda Afganistanda kadınlar tarih boyunca hiç olmadıkları özgür oldular. Yeni yapılan yapılan Anayasada kadınlar pozitif ayrımcılık uygulanıyordu. Devletin tüm kurumlarında, özel sektörde, sosyal hayatta ve tüm alanlarda erkeklerle eşit şekilde hak sahibi oldular.  Bakanlar kurulunda, Millet Meclisinde ve tüm hükümetin temsil kurumlarında kadınlar görev ifa etmeye başladılar. Büyük şehirlerde kadınlar giyim ve yaşamlarında batılı modele geçtiler.  İnternetin yayğınlaşması ve sosyal medya ağlarının kullanımı ise kadınları sosyal hayatta aktif olmalarına katkı sağladı. Kırsal kesimde ise değişiklik pek hızlı olmadı ama gene de etki etmiştir.

15 Ağustos 2021 tarihinde tekrar Taliban yönetimine giren Afganistan’da kadınlar gene tamamen sosyal hayattan silinmiştir. Ayrıca kadınlar eğitim hakkı ve özel sektörde çalışmaları da yasaklanmıştır. Dini kuralların tam uygulanmasını isteyen Taliban bu konuda uluslararası camiadan baskı görmektedir. İki yıla yakındır Talibanların Afganistan’ın tamamını yönetiyor olmasına rağmen hiç bir ülke tarafından resmi olarak tanınmamaktadır. Birleşmiş Milletler ve Avrupa ülkeleri Talibanları resmiyette tanımanın ilk şartı olarak kadınlara eğitim hakkı ve çalışma haklarının geri verilmesini öne sürmektedir.  Talibanlar kadınlara eğitimi-çalışma hakları ve sosyal hayatta yer almaları hususunda hiç bir taviz vermeden tüm baskılara rağmen sert tutumunu devam ettirmektedir.

M. Ali ASHNA

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu